Kusmak orucu bozar.
Ma’dan İbnu Talha kendisine Ebu Derda’nın Resullah kustu ve orucunu açtı dedi. Sevban’da doğru söylemiş dedi. [1]
Kusmak orucu bozmaz.
Ebu Said “Kusmak orucu bozmaz” [2]
İradeli kusmak bozar.
Ebu Hureyre “Kim iradesi dışında kusarsa kaza gerekmez. Ama kim iradesiyle kusarsa artık o orucu kaza etsin. “ [3]
Bu konuda alimlerin ihtilafları
Bu konudaki çelişkili rivayetlerden dolayı alimler ihtilaf etmişlerdir.
Alimlerimizin çoğu, Ebu Hureyre hadisine dayanarak içtihat etmiş ve oruçlunun kasten kusması dolayısıyla orucunun bozulacağını iddia etmiştir. Halbuki Ebu Hureyre hadisi, Ata’dan rivayet olunmuştur ve mevkuftur. Buhari ve Ebu Davud bu rivayeti mahfuz saymamıştır.
Ebu Said el Hudri rivayeti de sıhhatli değildir. Çünkü senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd bulunmaktadır. İçlerinde Abdullah İbn-i Mesud’unda bulunduğu bir kısım sahabe ve tabiunda, Ebu Said El Hudri rivayetini esas almıştır. Hatta Abdullah İbn-i Mesuddan kusmanın kasten de olsa orucu bozmayacağı rivayet olunmuştur.
Buhari ve Müslim senedine güvenemedikleri için Ebu Derda rivayetini almamışlardır. İlim adamları, kusmanın orucu bozduğunu açıklayan Ebu Derda rivayetini “kasten kusmanın orucu bozacağı şeklinde te’vil ederek rivayetler arasındaki çelişkileri gidermişlerdir veya da giderdiklerini sanmışlardır.
SONUÇ:
Hayır! Hangi şekilde ve ne kadar olursa olsun kusmak orucu bozmaz.
Bu konuda kasten kusmanın bozacağını açıklayan Ebu Hureyre rivayeti bizim için delil olamaz. Biz bu tür rivayetlerin hiçbirisine itibar edilemeyeceğini iddia ediyoruz. Bu tür çelişkili rivayetler esas alınarak Allah’ın kitabına ekleme yapılamadığı gibi, yine bu tür rivayetler esas alınarak bazı ayetlerin mensuh olduğu iddia olunup, mensuh olduğu iddia olunan ayetleri hükümsüz bırakamayız. Bunu yapmak Allah’a iftira atmaktır. Bunu yapmak Allah adına yalan uydurmaktır. Bunu yapmak Allah’ın kitabına karşı yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Yazımızın kalan bölümlerinde bu saygısızlığı yapanların maskelerini düşüreceğiz.
Bu konudaki yorumumuzda aynı, kusma ile orucun bozulup bozulmayacağı hususunu sahabe biliyordu. Ama peygambere ve sahabeye ait olduğunu iddia ettikleri rivayetleri nakleden hadis ravileri bilmiyordu. Bu yüzden onlar, bu çelişkili rivayetleri toparlayıp peygamber ve sahabe adına fatura ettiler ve sonraki kuşaklara naklettiler. Genel olarak müçtehitler ve taklitçileri de tahrif olunmuş bu malzemelerle baş başa kaldı ve bu çelişkilerin içinden sağlıklı bir şekilde çıkmayı başaramadı. Pekala, hadisçilerin ve fıkıhçıların çıkamadığı böyle bir meseleden bir eczacı olarak siz nasıl çıktınız diye sorulursa, şunu söyleyebilirim. İlk başta bu Rabbimin bana fazlındandır. Bu yüzden O’na ne kadar şükretsem az. İkinci olarak ben yaklaşık olarak 15 senedir kitap okuyorum ve her görüşten olan kişilerin kitaplarını da aynı anda okuyorum. Eminim ki daha önce kutsallaştırarak idealize edilmiş olan bir çok alim benim imkanlarımdan yoksundu ve birçok konuyu da benim gibi araştırabilme imkanları yoktu. Allah’ın yardımı ve imkanlarımın yeterliliği sayesinde ben bu tespitleri yapabiliyorum.
[1]-Ebu Davud, Tirmizi
[2]-Tirmizi
[3]-Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mace, darimi, Taberani, Ahmet İbn-i Hanbel
alıntıdır.